Aydınlanma Kavramı

Aydınlanma Kavramı
Aydınlanma Kavramı

Aydınlanma bireylerin yada toplumların günlük yaşamı düzenleyen kuralları, devletin işleyişine ilişkin yapıları akla, özgür düşünceye, eleştiri ve sorgulamaya daya­narak oluşturmalarıdır.

Eğer bir toplum akılla değilde dogmalarla ve geçerliliğini yitirmiş toplumsal kurallarla yönetiliyorsa karanlığın içinde olduğu söylenebilir.

Düşünürlere Göre Akıl ve Aydınlanma

Fransız düşünürü Oguste Comte (Ogüst Komt) insanlığın gelişimi açısından üç evreden bahseder. Bunlar “metafizik evre“, “teolojik evre” ve “pozitif evre“dir.

Metafizik evrede insanlar olayları gerçeküstü birtakım olgularla açıklamaya çalışmışlardır. Her şeyde büyülü, tılsımlı bir taraf görmüşlerdir. Teolojik evrede olayları dine dayandırmışlardır. Pozitif evreye ulaştıklarında ise akıl ve deneyle anlamaya çalışmışlardır.

Oguste Comte

Oguste Comte

Akıl insanlara doğruyu göstermede yeterli bir kuvvettir. Eğer insanlar akıllarını kullanabilirlerse ulaşacakları tek bir yer vardır. O da gerçek ve doğrudur. Sokrates “aklın yolu birdir” der. Ancak insanlar akıllarını her zaman kendileri kullanmazlar. Çoğu zaman akıllarını otoritelere teslim etmişlerdir.

Frances Bacon (Fransız Beykın) bu otoriteleri insan aklının kıramadığı putlara benzetir. Bu putlar aklın doğru çalışmasına engel olur. Aklın doğru çalışmasına engel olan putların çoğu toplumsal değer yargılarından gelir. Toplumca doğru kabul edilen şeyleri hiç düşünmeden peşin bir hükümle kabul etmek insanı yanlışa götürür.

Alman filozofu Kant

Alman filozofu Kant

Alman filozofu Kant’a göre aydınlanma insanın aklını kendinin kullanmaya başlamasıdır. İnsan her dönemde aklını kendine rehber yapmamış çoğu defa toplumda hazır bulduğu gelenek, görenek ve dini dogmalara sarılmıştır.

İlk Çağ Yunan düşüncesi, genelde eleştiri, araştırma ve sorgulamaya açık aydınlık bir dönemdi. Bu dönemin ardından gelen Orta Çağda insanlar eleştiri ve sorgulamadan uzaklaşmış bunun yerine dogmalara sarılmışlardır.

Rönesans Döneminde Aydınlanma

Batıda 15. yüzyıldan itibaren Rönesans adı verilen yeni bir dönem ortaya çıkmaya başladı. Rönesans yeniden doğuş demektir.

Rönesansla yeniden doğan Antik Çağın eleştirici ve sorgulayıcı tutumudur. Rönesansın etkisiyle Batıda aydınlık bir döneme girildi. Bu aydınlanma 18. yüzyılda en parlak dönemine ulaştı.

  • Aydınlanmanın etkisiyle Batıda toplumsal bir dönüşüm yaşandı.
  • Bilim ve teknolojide baş döndürücü gelişmeler sağlandı.
  • İnsana verilen değer arttı.
  • Siyasal alanda gelişmeler sağlandı.
  • Halk egemenliğine dayalı yönetimler ortaya çıkmaya başladı.

Kısaca bu aydınlanmanın etkisiyle Batıda her alanda hızlı bir gelişme yaşandı.

Osmanlı Devletinde Aydınlanma

Osmanlı devleti Batı’da Rönesansla başlayan değişimi yeterince takip edememiştir. Batı’nın ürettiği teknik araçları satın alarak kullanmış, Batı’dan teknik elemanlar getirerek çeşitli teknolojik araçların üretimini ülke içinde yapmış ancak teknolojik değişimin alt yapısını oluşturacak zihniyet dönüşümlerini ve bilimsel devrimi gerçekleştirememiştir.

Sultan III.Selim

Sultan III.Selim

III.Selim dönemi ile başlayan batılılaşma hareketleri sonuçsuz kalmış, sosyal alanda ve devlet sisteminde gerekli değişim sağlanamamıştı.

Osmanlı Devleti başta Batıdaki değişimi yakalayamamak olmak üzere çeşitli nedenlerle 17 yy.dan itibaren bir duraklama ve gerileme döneminin içine girdi. 20 yy. başına kadar sahip olduğu toprakların büyük bir kısmını kaybetti. Katıldığı son büyük savaş olan I. Dünya Savaşı’nda elinde kalan toprakların büyük bir kısmı da işgal edildi.

İstanbul’un da düşman tarafından işgal edilmesi, ordunun dağıtılması ve silahlarına el konulmasıyla yapabileceği fazla bir şey kalmamıştı. I. Dünya Savaşı sonrası Anadolu perişan durumda ve halk fakirdi. Ülkede üretim yok denecek kadar azdı.

Üretim, ticari faaliyetlerin büyük bir bölümü yabancı azınlıkların elindeydi. İşte böyle bir ortamda Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919’da Anadolu’nun kaderine el koymak üzere Samsun’a çıktı. Atatürk’ün amacı ülkeyi düşmanlardan temizleyerek bağımsızlığı kazanmakla sınırlı değildi. Atatürk ülkeyi bu hale getiren cehaletle de savaşarak ülkeyi aydınlığa kavuşturmak istiyordu.

Mustafa Kemal Atatürk

Mustafa Kemal Atatürk

Atatürk’ün aydınlanma anlayışı Batı medeniyetini örnek alan Türk toplumuna hak ettiği yaşam standardına ve değere ulaştıracak bir toplumsal dönüşümdür. Bu dönüşüm Atatürk inkılabının hareket kaynağıdır.

Atatürk “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” diyerek Türk toplumunu çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırmak için akla ve bilime dayalı bir anlayışın egemen olacağını söylüyordu.

Henüz Yorum Yok "Aydınlanma Kavramı"

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*