Demokratik Sistemde Çoğulculuk ve Katılım

Çoğulcu demokrasi örgütlenme hakkını korur.
Çoğulcu demokrasi örgütlenme hakkını korur.

Çoğulculuk çağdaş demokrasilerin ön koşuludur. Düşünce ve düşünceyi ifade etme hürriyeti en temel insan haklarından biridir. Çoğulcu demokrasi kültürel tekelciliği dışlar.

Demokratik toplumlarda bireyler arasındaki tek benzerlik farklı oluşlarıdır. İnsanlar farklı felsefi ya da siyasi düşüncelere sahip olabilirler. Farklı kültürlerden gelebilirler. Farklı dinlere inanabilirler. Yaşam tarzlarıyla, giyim kuşamlarıyla, inanç ve değerleriyle çok farklı özellikler gösterebilirler. Sahip oldukları inanç ve düşünceleri başkalarıyla paylaşmak isteyebilirler.

Çoğulcu demokrasi, hiçbir inancı, hiçbir felsefi görüşü, kültürü ya da dini bastırmaya, ortadan kaldırmaya çalışmaz. Hiç kimseyi başkası gibi davranmaya, başkası gibi düşünüp yaşamaya zorlamaz.

Çoğulcu demokrasi tek tip toplum yaratma dayatmasına karşıdır. Tarihte tek tip toplum yaratma gayreti içinde olan çeşitli diktatörler olmuş ve bu diktatörler ülkelerine ve halklarına büyük zararlar vermişlerdir. Fransız Devrimi sonrası ortaya çıkan Jakobenler, Almanya’da Hitler, Rusya’da Stalin, İtalya’da Mussolini, İspanya’da Franco tek tip toplum yaratma hayaliyle büyük insan hakları ihlallerine, savaş ve acılara yol açan diktatörlerden bazılarıdır.

Demokratik Toplumda Çoğulculuk

Demokratik toplumdaki çoğulculuğu bir otomobile benzeterek açıklayabiliriz. Nasıl ki bir otomobil birbirlerinden farklı özellik ve şekillerdeki binlerce parçanın bir araya gelmesinden oluşmuş bir bütünse, demokratik toplumda aynı şekilde farklı özelliklere sahip parçalardan oluşmuş mükemmel bir bütündür. Nasıl ki bir otomobilin her bir parçasının farklı bir işlevi varsa, bir parça bir diğerinin yerini tutamıyorsa, toplumdaki her bireyin de farklı bir işlevi vardır.

Hiçbir birey toplumdaki bir başkasının yerini tam olarak dolduramaz. Bir makinede kullanılan bir vidayı perçin yerine kullanmaya çalışmak o parçayı aslından ve özelliğinden uzaklaştırmak olduğu gibi demokratik toplumdaki bir bireyi başkası gibi düşünmeye başkası gibi davranmaya zorlamak o kişiyi kişiliksizleştirir. İkiyüzlü ve sahtekar yapar.

Çoğulcu demokrasi hoşgörüyü ve farklılıklara saygıyı gerektirir. Toplumdaki herkes farklı kültürel kimliklere, farklı inanç ve düşüncelere saygıyla yaklaşabilmelidir. Bunun için devletin de farklılıklara eşit mesafede olması gerekir.

Demokratik toplumda bireyler çoğulculuğun bir gereği olarak siyasi partiler, sendikalar, dernekler gibi sivil kitle örgütlerinde örgütlenerek iktidarı elde etme ya da iktidara etki etme yarışına girebilirler.

Çoğulcu demokrasi örgütlenme hakkını korur.

Çoğulcu demokrasi örgütlenme hakkını korur.

Çoğulculuğun bir anlamı da iktidarı elde etme yarışına giren ve farklı plan ve programlara sahip birden fazla siyasi partinin olmasıdır. Demokrasi bir iktidarı elde etme yarışıdır. Toplumun çoğunluğunun destek verdiği siyasi parti iktidara gelir ve ülkeyi yönetir. Tek partili demokrasilerde ya da tek bir görüşün egemen olduğu toplumlarda çoğulculuktan bahsedilemez.

Burada gözden kaçırılmaması gereken bir nokta çoğulculuk ve çoğunlukçuluğun aynı şeyler olmadığıdır.

Çoğulculuğun gereği olarak çoğunluğu oluşturanın yönetme hakkı vardır. Fakat bu çoğunluğun, azınlıkta kalanların haklı, demokratik ve gerçekleştirilebilir taleplerini göz ardı etmeleri anlamına gelmez. Aksi halde bir çoğulculuk değil çoğunluk hegemonyası söz konusudur.

Demokrasi konusunda toplumdaki en önemli yanlış algılamalardan birisi de budur. Toplum faydacı bir anlayışla çoğunlukta olanın haklı olacağını ve her istediğini yapabileceğini düşünmektedir. Dört kişinin çalıştığı bir iş yerinde insanların odada sigara içilip/içilmemesi konusunda oylama yaptıklarını ve üç kişinin sigara içilmesi yönünde oy kullandığını düşünün.

Demokrasideki yanlış algılama gereği insanlar orada sigara içilmesinin doğru ve demokrasiye uygun olduğunu düşüneceklerdir. Halbuki bu durumda orda yaşayan ve sigara içilmesini istemeyen kişinin sağlığı tehlikeye atılmış olacaktır. Demokratik toplumlarda sayılan ne denli az olursa olsun toplumun genelinden farklı istek ve beklentileri olan grupların da istekleri gerçekleştirilir. İmkanlar ölçüsünde farklı istek ve beklentiler için çözümler üretilir.

Çoğulculuğun gereği olarak demokratik toplumlarda bireyler iktidara etki etmek, iktidarı denetlemek için sivil toplum örgütlerinde bir araya gelirler. Dernekler, sendikalar vb. sivil toplum örgütleri demokrasiler için olmazsa olmazlardır. Demokratik devlet insanların bu tip örgütlenmeler içinde olmalarını engellemez, tam tersine destekler.

Çoğulculuğun çoğunlukçuluğa dönüşmemesi kuvvetler ayrımıyla mümkündür. Kuvvetler ayrımı devlet erkinin paylaşılması demektir. Demokratik bir toplumda kuvvetler ayrımı çeşitli yollarla gerçekleşir. Birincisi yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayn olması ve birbirlerinin alanına müdahale etmemesidir. Buna yatay kuvvetler ayrımı denir. Fakat bütün parlamenter sistemlerde hükümeti kuracak yeterliliğe sahip siyasi parti, yasama ve yürütme erklerini birlikte kontrol edebilmekte, bu durum da kuvvetler ayrılığını güçleştirmektedir. Bir diğer kuvvetler ayrılığı merkezi idareden yerel yönetimlere doğru olan dikey kuvvetler ayrımıdır.

Bütün idari mekanizmaları elinde bulunduran güçlü bir merkezi yönetim çeşitli demokratik sıkıntılara yol açabilir. Yetki yukarıdan aşağıya doğru paylaşılırsa her kademedeki insanlar kendileriyle ilgili konularda fikir ve görüşlerini belirterek demokratik karar alma mekanizmasına katılabilirler. Böylece güç, yöneten ve yönetilenler arasında paylaşılmış olur.

Kaynak: Demokrasi ve İnsan Hakları Eğitimi – Ercan AYDIN

Henüz Yorum Yok "Demokratik Sistemde Çoğulculuk ve Katılım"

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*